Miyom (myom) ve Miyom belirtileri

Miyom (myom) ve Miyom belirtileri

Miyom (myom) ve Miyom belirtileri

Tam olarak nedeni belli olmayan ancak kadınlarda östrojen düzeyleri yükseldiğinde gelişebildiği düşünülen Miyom nedir? Miyom çeşitleri, nedenleri ve belirtileri nelerdir? Miyom tedavisi nasıl yapılır?

Miyomlar ( myom ); Genellikle 35 yaş ve üzerindeki kadınlarda sıklıkla görülen, 1 – 15 cm arasında büyüklükte olabilen tümöral yapılara miyom adı verilir. Halk arasında tümör denilince akla ilk gelen şey kanserdir. Ancak tıptaki kullanımına bakıldığında tümör, vücutta görülen iyi ya da kötü huylu tüm şişliklerin genel adıdır. Çocuk sahibi kadınların yaklaşık % 20’sini etkileyebilen yaygın bir durumdur. Miyomların ortaya çıkmasında genetik yatkınlığın önemli olduğu bilinmektedir. Hastaların çoğunda birden fazla miyom görülebilir. Tüm kadınların yaklaşık % 25-50’sinde bulunurlar. Miyomları olan pek çok kadın bu oluşumdan haberdar değildir, çünkü bu yumrular küçük kalabilirler, ve hiçbir belirti göstermezler.

Myomlar,

  • Kadın rahim dokusundan kaynaklanır.
  • Rahimde ya da rahim ağzında, düz kaslardan gelişerek oluşur.
  • Şekilleri yuvarlaktır.
  • Rengi pembedir.
  • İyi huylu tümördür.
  • Rahim içinde her yerde olabilirler.

Miyom ameliyatı gerektiren durumlar

Miyomlar rahmin kas dokusundan kaynaklanan iyi huylu tümörler olarak tanımlanır. Ülkemizde yaklaşık her 4 kadından birinde miyom tespit edilebiliyor. En çok, üreme çağında ki 25-45 yaş grubunda kadınlarda rastlanıyor. Bunun nedeni ise üreme çağında salgılanan östrojen hormonudur. Menopozla birlikte östrojen vücuttan çekiliyor ve miyomun büyümesi duruyor. Eğer miyom sadece adet döneminde artış ve ağrı gibi sorunlara neden oluyorsa bunlara yönelik tedavi yeterli oluyor. Ancak bazı durumlar da miyomların mutlaka ameliyatla alınmaları büyük önem taşıyor, geç kalındığında ameliyatın şekli değişiyor, rahim alınmak zorunda olunabiliyor. Peki, miyomlarda cerrahi tedavi ne zaman gündeme geliyor?

Miyomların kansere dönüşmesi küçük bir olasılık

Miyomun varlığı her zaman bir ameliyat nedeni olmayabilir. Çünkü miyomun kansere dönüşmesi yüzde 1-1.5 gibi oldukça küçük bir olasılıktır. Ayrıca üreme çağındaki kadınlarda ameliyatla alınan miyomların menopoz dönemine dek tekrar gelişme riski olabiliyor. Bu nedenle herhangi bir rahatsızlık vermiyorlarsa, başka olumsuzluklara yol açmıyorlarsa, özellikle üreme çağındaki kadınlarda cerrahi operasyonla miyomları almak tercih edilmiyor. Hemen ameliyat yerine miyomu düzenli olarak takip etmek ve kanama, adet düzensizliği gibi problemler oluşturduysa bunları ilaç ya da başka yöntemlerle ortadan kaldırmak daha doğru bir yöntem olarak öne çıkıyor.

Miyomun varlığı her zaman tedavi nedeni olmuyor. Miyomlar ancak bazı durumlarda ameliyata gereksinim duyuluyor. Bu durumlar;

Gebeliği önlüyorsa: Herhangi bir başka sorun olmamasına karşın miyom varsa ve kişi hamile kalamıyorsa ameliyat kararı alınıyor.

Düşüklere yol açıyorsa: Kişi hamile kaldığı halde düşük ya da düşükler oluyorsa alınması gerekiyor.

Hızlı büyüyorsa: Miyom yılda 1.5 -2 kat gibi bir hızla büyüyorsa kansere dönüşme riski yüksek oluyor. Bu durumdan dolayı bu risk düşünülerek ameliyat kararı alınıyor.

Regl kanamalarında ciddi artışa neden oluyorsa: Regl kanmalarını, yaşam kalitesini düşürecek ya da kansızlık oluşturacak şekilde bozuyorsa, kişinin ameliyat edilmesi gerekiyor.

Yakın organlara bası yapıyorsa: Miyom büyüklüğüne ve bölgesine göre çevresindeki organlara bası yaparak bulgu veriyor. İdrar torbasına baskı oluşturması nedeniyle sık idrara çıkmaya, üretraya bası yaparak idrar torbasını boşaltamamaya, kalın bağırsağa bası yaparak kabızlığa, etraftaki sinirlere bası yaparak ağrıya sebep oluyorsa. Bu durumlarda da ameliyat kararı alınıyor.

 

Miyom belirtileri

Miyomlar genellikle hiçbir semptomu yoktur, çok kez jinekolojik muayeneler sırasında rastlantı sonucu ya da hamilelik nedeni ile yapılan ultrasonlarda rastlantı sonucu tespit edilirler. Ancak büyümeyle paralel olarak çeşitli belirtiler de oluşturabilirler. Bunlar;

  • Regl kanamasında artış (ağır adet kanaması)
  • Regl arası dönemde ara kanama
  • Cinsel ilişki sonrasında kanama veya ağrı
  • Sık idrara çıkma ya da idrar yapmada zorluk
  • Karında büyüme veya şişlik
  • Regl döneminde ya da ilişki sırasında kuyruk sokumuna doğru ağrı
  • Regl döneminde ki kanamalarda ki artışa bağlı olarak kansızlık
  • Kalın bağırsağa bası yapması nedeni ile kabızlık.
  • Bir haftadan fazla süren adet dönemleri
  • Pelvik baskı ve ağrı
  • Mesaneyi boşaltma zorluğu
  • Sırt veya bacak ağrısı
  • Düşük ve kısırlık

Miyomlar ( bulundukları yere göre ) 3 gruba ayrılırlar:

1. Rahmin dış tabakasında görülür Subseröz Myomlar: Karında ve sırtta şiddetli ağrılar oluşturur, çevre organlara baskı yapar, kanama yapmayan miyomlardır. Rahimin dış tabakasından kaynaklanan ve dışa doğru büyüme gösteren miyomlardır, kanama problemine yol açmazlar, daha çok dolgunluk hissi, karın ağrısı, sık idrara çıkma ve kabızlık gibi şikayetlere neden olur.

2. Rahmin orta tabakasında görülür İntramural Myomlar: En çok görülen miyomlardandır. Çevre organlara baskı yapar ve karında şiddetli bir ağrı oluştururlar. Regl kanamalarını artırır ve regl sürelerini uzatırlar. Ayrıca büyümeleri neticesinde karında dolgunluk hissedilmesine sebep olurlar. Bu miyom rahimin orta yani kas tabakasında yerleşir,bu çeşitte adet süresinin uzamasına ve kanamasının artmasına neden olur, kanama dan dolayı hastada kansızlık oluşabilir, aynı zamanda karın ağrısı ve rahimde büyümeye ,dolgunluk hissine, mesaneye baskı ve sık idrara çıkma gibi şikayetlere neden olur.

3. Rahmin iç tabakasında görülür Subkümöz Myomlar: En az görülen fakat en çok kanamaya yol açan miyomlardır. Rahimin iç tabakasında oluşan ve rahimin boşluğuna doğru büyüme gösteren bu miyom türü en az rastlanan fakat en çok kanamaya yol açan tiptir, yol açtığı kanama adetin uzaması ve kanama miktarının artması şeklinde olur.

Myomların etkileri her kadında aynı şekilde görülmez. Boyutları çok küçük olan bir rahim iç tabakası miyomu ( subkümözmyom ) etrafını tahriş edip, adet arası dönemlerde düzensiz kanamalara yol açabiliyorken, boyutları ve sayısı çok daha büyük olan rahim dış tabakası miyomu ( subserözmyom) hiçbir belirti vermeyebilir.

Günümüzde tam olarak miyomların neden oluştuğunun cevabı henüz bulunamamıştır. Ancak yapılan çalışmalar, hareketsiz, bir hayat tarzı benimseyen ya da obezite hastalığı olan kadınlarda miyomların daha fazla görüldüğü gözlenmiştir.  Yine bu duruma bağlı olarak atletik yapılı ve hareketli bir yaşam tarzı olan kadınlarda miyomlar daha seyrek olarak görülmüştür. Bu durumda miyomlardan korunmak için çeşitli kas aktivitelerinin öneminin belirlenmesi ile ilgili çalışmalar önem kazanmıştır.

Myomların tanısında;

  • Ultrasonografi(Ağrısız ve acısız olarak karın üstünden ya da vajina içi bir aparat vasıtasıyla, ses dalgalarının yarattığı görüntüler doğrultusunda, iç genital organların değerlendirilmesi)
  • Histeroskopi( Işın teloskopi cihazı aracılığıyla vajina ve rahim boynunun aşılıp rahim içinin incelenmesi )
  • Laparoskopi( Laparoskop vasıtasıyla karın içinin incelenmesi )
  • Histerosalpingografi( Vajinal yoldan rahim ağzının içine ince bir tüp vasıtasıyla ilaç verilmesi ve bu ilacın da tüplerden geçip karın boşluğuna yayılması ile görüntü elde edilmesi, diğer adıyla ilaçlı film tekniği ) yöntemlerinden faydalanılabilir.

Miyom rahatsızlıkları incelendiğinde genel olarak miyomlar ile östrojen hormonu arasında doğru orantı olduğu saptanmıştır. Buna bağlı olarak küçük boyutlardaki miyomların kadınlık hormonunun azalması ve menopoza girilmesi durumunda küçüldüğü ya da kaybolduğu görülmüştür. Bu nedenle rahatsızlık vermeyen miyomların tedavisinde beklemenin uygun olacağı ve doktor kontrolünde olmak kaydı ile herhangi bir cerrahi müdahale yapılmadan vücutta kalmasının sorun olmayacağı düşüncesine varılmıştır. Ancak bu durum daha büyük boyutlardaki miyomlar için geçerli değildir. Doktorun insiyatifi ile belirlediği uygun bir metotla bu tarz miyomların tedavisi yapılmalıdır.

Leave a Reply

Your email address will not be published.